2 Ağustos 2014 Cumartesi

İZMİR ÇEVRESİNDEKİ HÖYÜKLER

Höyükler,  eski  yerleşim merkezlerinin  üstünün zamanla toprakla örtülüp bir tepe haline gelmesiyle oluşan  ve birbirinin  üstünde yer alan    çok evreli yerleşim yerleridir. Kerpiç evlerin ve duvarlarının zaman içerisinde yıkılmasıyla oluşan alanların üzerine  yeni inşaat yapabilmek için  üzerlerinin toprak ve kumla doldurulmasıyla seviyenin yükseltilmesiyle oluşan  suni tepeler olarak ta tanımlayabiliriz. 

                                          Bakla Tepe
 Menderes ilçesi yakınlarındaki Bulgurca köyünün kuzeyinde yer alan 70 metre yüksekliğinde bir höyüktür.  Bu höyük üzerinde bakla ekimi yapıldığı için halk arasında Bakla Tepe olarak bilinir. Bulgurca Çayının doğusunda  yer alan bu  tepenin altındaki kalıntıların Bulgurca Köyüne kadar uzandığı düşünülüyor. Höyükte 1995 ile 1998 arasında yapılan arkeolojik kazılar yerleşimin geniş bir alana yayıldığını göstermiştir. Bu arkeolojik  çalışmalara rağmen önlenemeyen  kaçak kazılar, 1.Dünya savaşı sırasında  top çukuru olarak kullanılması ve köy temelleri Bakla Tepe’nin doğal yapısının bozulmasına yol açtı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen arkeolojik  kazılar  bölgede  yerleşimin tarihin çok eski devirlerine kadar uzandığını gösterdi. Denize yakın olması, verimli toprakları ve ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle bölgede yaşayanların refah düzeyinin yüksek olduğu düşünülüyor.  

                                         Ulucak  Höyüğü
Ulucak höyüğü İzmir Ankara yolu üzerinde Kemalpaşa İlçesi yakınlarındadır. Bölgede uzun yıllardan beri arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor.  Kazılar 2009 yılından beri Trakya Üniversitesi arkeoloji bilim dalı öğretim üyelerinden Özlem Çevik başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor. Ulucak Höyüğündeki değerlendirmeler buradaki ilk yaşamın Neolitik Çağda başladığını gösteriyor. Bu dönem dağınık ve bireysel yaşamdan birleşik yaşama geçişin, ilk köylerin kurulduğu ve hayvanların  evcilleştirilmeye başladığı  zamanlardır. Köylerde yaşayanlar çiftçilikle uğraşmakta ve evcil hayvanlardan da faydalanarak  yaşamlarını sürdürürlerdi. Kemalpaşa ovasının bereketli toprakları ve Nif çayından sağlanan bol miktarda su,  bereketli tarım yapılmasına olanak vermekteydi. Özellikle arpa ve buğday ekimi yapıldığını ve evcilleştirilen hayvanlardan elde edilen  süt ve diğer ürünlerin günlük besinsel gıdalara arasında yer alamaya başladığını görmekteyiz. Köy yerleşimlerindeki evler taş temelli ve kerpiç duvarlıdır. Evler genellikle tek oda olmakla birlikte az miktardaki ev birden fazla bölmelidir. Bazı evlerin önünde küçük birer  avluda yer alır. Evlerin yoğun olduğu yerlerde yapılan kazılarda bir çok çanak çömlek, ilkel fırınlar, ocaklar gibi günlük yaşantı sırasında gerekli olan aletler, ufak heykelcikler ile kadın süs malzemeleri bulundu. Kazıların devam ettiği Ulucak Höyüğündeki araştırmalar tamamlandığında Batı Anadolu’daki günlük yaşamın nasıl olduğu hakkında bilgi sahibi olmamızı kolaylaştıracaktır.  

                                       Yeşilova  Höyüğü
2003 yılında İzmir Bornova İlçesi Karacaoğlan mahallesindeki Manda Çayı içerisinden park ve bahçeler için toprak alınması sırasında İzmir’in ilk yerleşimlerine ait arkeolojik bulgulara rastlandı. Bu keşiften sonra İzmir Arkeoloji Müzesi ile Ege Üniversitesi Arkeoloji ana bilim dalı ortak çalışmasıyla kazılara 2005 yılında  başlandı. 2008 yılından itibaren Ege Üniversitesi öğretim üyelerinden Zafer Derin başkanlığındaki bir ekip tarafından devam ediliyor
Yeşilova Höyüğü’nün ilk yerleşiminin  Neolitik Çağ’a ( Cilalı Taş Devrine ) kadar uzadığı biliniyor. Günümüzde  yerleşimin olduğu bölge alüvyonlu bir tepeciğin altındadır.  Yerleşimin 70 bin metrekarelik bir alana yayıldığı  ve Anadolu’nun en büyük yerleşimlerinden birisi olduğu düşünülüyor.  İzmir ve Bornova’ya ilk yerleşimlerin günümüzden 8000- 9000  yıl önceye kadar uzanır.  Gelenlerin  Yeşilova Höyüğünün bulunduğu alanda yaşamaya devam ettikleri  anlaşılmaktadır. ( Son dönemde Radyo Karbonla yapılan incelemeler bu sürenin  6500 yıldan az olmadığını göstermekte.) Kazı çalışmaları sırasında Neolitiik  dönemden kalan bir binaya ulaşıldı. Bu binaya  ait   ocak olarak kullanıldığı düşünülen bir bölüm ile bahçesinde   bir kuyu kalıntısı görüldü. Nekropol alanı olduğu  düşünülen bir bölgede kiremitten yapılmış çocuk gömülerinden oluşan beş adet  mezar ile Geç Roma Dönemine ait  erişkin mezarları ortaya çıkarıldı. Bunlar haricinde ev, depo veya işlik olarak kullanılan değişik yapılara da rastlandı. Tüm kazı alanında ele geçen  keramiklerin rengi   kırmızı, kırmızımsı sarı veya kızıl kahveden oluşuyordu.  Bunlar  arasında çanaklar, değişik yapıda çömlekler ve kaseler vardır.  Keramik dışında bulunan çeşitli boy ve değişik yapıdaki  baltalar,  mühürler, çakmaktaşları, kazıyıcı ve kesiciler , ok ve mızrak uçları , havanlar, ezgi taşları ve öğütme taşlarına ulaşıldı.  Bu çalışmalar  sırasında bulunan 600 kadar arkeolojik değeri olan bulgu, kazı ekibi tarafından  İzmir Arkeoloji Müzesine teslim edildi.

                                    Diğer  höyükler
Bornova ovasının verimli topraklara sahip olması tarihin ilk zamanlarından beri yerleşim alanı olarak ilgi görmesine neden oldu.
İzmir Bornova’da Yeşilova Höyüğünden başka iki adet daha höyük saptandı. Yassıtepe Höyüğü Forum Bornova’nın karşısındaki  binaların arasında bulunuyor. Bornova Anadolu Lisesinin bahçesinde bulunan İpekli Kuyu Höyüğündeki yüzey araştırmalarının tamamlandığını ve kısa bir süre sonra kazıların başlayacağı düşünülüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder