2 Ağustos 2014 Cumartesi

PERPERENE ANTİK KENTİ

Yerleşim Bergama ilçesinin  Kozak yaylasında bulunan Aşağıbey köyü yakınlarındadır. ( Şehre ulaşımı gösteren yön levhaları olmadığından antik yerleşimi bulmak için köy içerisinden yardım istemek gerekiyor.)  Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan ‘Anadolu Uygarlıkları ve Türkiye’nin Antik Kentleri’  kitabında  yer almayan bu antik dönem yerleşimi hakkında fazla bir bilgi yoktur. Ünlü coğrafyacı Strabon Antik Anadolu Coğrafyası  isimli kitabında kentten   bakır madenlerinin bulunduğu bir yer olarak bahseder. Ethrica adlı  coğrafya kitabının yazarı olan  Stephanos Byzantinos’ un bu şehirde öldüğü biliniyor. Antik dönem hakkında bilgiler veren bu önemli kitabın günümüze  ulaşmamış olması şehir hakkında bilgi sahibi olmamızı da engelliyor. Arkeolog Şükrü Tül ‘Türkiye’nin Antik Kentleri’ isimli kitabında Perperene’nin bölgedeki verimli topraklardan yararlanmak amacıyla Bergama Krallığı döneminde kurulduğundan bahseder. Bu antik yerleşim hakkında tek bilinen Bizans döneminde Teodosiopolis ismiyle   küçük bir piskoposluk merkezi olduğudur.

                PERPERENE’DEN  ARKEOLOJİK  BULGULAR
Perperene Antik kentinden günümüze sadece yüzeysel kalıntılar ulaştı. Yüzey araştırmaları  sırasında  kent planı çıkartılmış olmasına rağmen, ciddi bir arkeolojik kazı yapılmadığı biliniyor. Kozak yaylasındaki bitki örtüsü içerisinde adeta gizlenmiş olan şehirden  kalanları geniş bir alandaki az bulgular olarak nitelendirmek mümkün. Agora  olarak düşünülen alanda bir iki sütun ve taş kalıntısının  burada yer alan dükkanlara  ait olabileceği düşünülüyor.  Oturma yerleri kısmen belli olan tiyatrosu, dönem tiyatrolarına göre küçük sayılabilir. Yaklaşık 1500-2000 kişilik olduğu tahmin edilen bu tiyatro yerleşimin fazla kalabalık olmadığını düşündürüyor. Hamam ve gymlasium kompleksine ait buluntular çok belirgin değil. Bölgede ele geçen madeni paraların üzerindeki motifler  Tapınağın müzik, ateş ve güneşin tanrısı Apollon, bereket tanrıçası  Demeter, barış tanrıçası Athena, aşk ve güzelliklerin tanrıçası Afrodit  için yapıldığını gösteriyor. Nekropol alanında lahit şeklinde ve  kayalara oyulmuş olarak mezarları görmek mümkün.
 Çevrede bulunan maden firmaları bu bölgeyi ciddi olarak tehdit ediyor.  Bunun yanı sıra kaçak kazılar ve define araştıranların sorumsuz davranışları  az miktardaki arkeolojik bulgunun da kaybolmasına yol açacak. Bu nedenle şehrin bulunduğu arkeolojik alanın koruma altına alınarak arkeolojik kazı ve araştırmaların başlamasının bu antik şehri ve bölgeyi korumak adına gerekli olduğunu düşünüyorum.

1 yorum:

  1. Bir köylünün tarifiyle orman içinde bir iki saat kadar aradıktan sonra antik kenti bulabildim. Çalı türü bitkiler de yürümeyi zorlaştırıyor. Tiyatronun oturma yerleri belirgin olarak duruyor. Bir iki dikili taş ve çapları 50-60 cm yıkılmış ve kırılmış sütün parçaları var. Bir iki yerde duvar kalıntılarını da görebildim. Ancak yazılı hiçbir taşa rastlamadım. Birkaç yerde definecilerin çukurları var olanların da talan edildiğinin bir işaretiydi. Ayvalık ve Midilli manzarası harika. Ayrıca yemyeşil fıstık çamı ormanlarını görüntüleri büyüleyici. Ama orada bir antik kent olduğuna dair tek bir bilgi levhası dahi yok. Bu kadar sorumsuz bir kültür bakanlığı olamaz. Bunun çok daha küçükleri için kazıların yapıldığını gezdiğim birçok yerde gördüm. Burada bir tarih yattığı gün gibi aşikârken neden bigane kalındığını anlamak mümkün değil.

    YanıtlaSil